30 Nisan 2016 Cumartesi

GÖRÜŞÜM

OD kitabi genel olarak tasavvufi içerikli bir kitap görünümde. Ben bu tür kitapları pek okuyamıyorum ama bunu merak ettiğimden okudum. Kitapta yazar Yunus Emre'nin ona göndermiş olduğu şiirleri okuyup inceliyor ve beğenmediklerini göle ve ateşe atıyordu. Ama bir şiirinde kendi isminin geçtiğini görünce Yunus Emre'ye saygı duymaya başlamış. Oğlu onu babası olarak tanımıyordu ona ''derviş'' diyordu. Oğlunu Allah sevgisini kazandırmaya çalışıyordu. Oğlu ilk defa ona ''baba'' diyecekken sadece ''ba..'' kelimesi çıkmıştı. Yavaştan babasına alışıyordu bu gayet iyi bir şeydi. Fakat ben burda Yunus'u mu Molla Kasım'ı anlattığını anlamadım fakat şu ana kadar hikaye gayet güzel gidiyordu. Şu an bulunduğum yerde neyin anlatıldığını pek anlamış değilim fakat Çekikgöz olarak tabir edilen kişilerin Moğollar olduğunu düşünüyorum. Herneyse hikayeye gelecek olursak. Köyde yaşayan insanların Çekikgözlüler'den kaçışını anlatıyordu. Bu insanlar o kadar zor şartlarda hayatlarının sürdürüyorlardı ki. Bazısı savaşırken ölmüş, bazısı yaşlılıktan... Gelgelelim yazarın Molla Kasım'a anlattığı hikayeye. Burda tek anlamadığım bizim bunu kimin ağzından dinlediğimiz? Burada yaşanan olayların doğruluk payı olduğunu düşünüyorum. Bir yangın olmuş ve o yangından birilerini kurtarmaya çalışıyordu. İbrahim'i kaybetmişti ama yapabileceği bir şey yoktu. Hikayeleri dinlerken aklına İbrahim geliyordu.. Uçasar'dan yolculuk başlamıştı. Yolculukta anlatılan hikayeler yakılan ağıtlar hepsi uyumluydu. Her seferinde akıllarına İbrahim geliyordu. Sitare her seferinde üzgün dolaşıyordu ve İsmail'i kucağına daha sıkı bastırıyordu. Gittikleri yerde yine Çekikgözlüler tarafından baskına ugramışlardı. Temur Alp Ata ve köye gelen birçok kişi ölmüştü. Aslanlı Hünkar'dan Yunus Emre'ye teklif gelmişti oda bunu düşünüyordu. Sıtare'de onaylayınca gitmeye karar verdi. Hünkar'dan istediğini aldi fakat köyüne gittiğinde çok kötü bir manzara ile karşılaşmıştı. Icim burkuldu. Sitare ölmüştü. Çok üzüldüm. .. Nefes nefes diye diye köyündeki herkes öldü. Köydekilerin hepsinin ölmesi benim için üzücü bir durumdu. İsmail ölmemiş. Ne güzel bir durumdu mutlu olmuştum. Yunus herkesi kaybetmişti. Keşke o nefesi alsaydım diye düşünüp tekrar Hünkarın yanına gitmişti ve Hünkar onu kabul etmemişti. Tabi bu duruma bende Yunus kadar üzüldüm. Başta bu nefesi kabul etseydi belki köydeki herkes yaşayabilirdi diye bende düşünmedim değildi. Aldığı haberler bir kez daha yıkılmıştı. Köy tamamen yok olmuştu... Ama İsmail bilmediği bir yerde ''Baba'' diye düşünüyordu. Olayları yavaş yavaş kavramaya başlıyor. Sanırım başta anlatılanları daha sonra nasıl olduğunu derincesine açıklıyordu. Aslında Tasavvuf hakkında güzel bilgiler veriyordu.

Tabi İsmail'in yaşadığı sıkıntılara da çok üzülmüştüm.Böyle bir insan köle gibi satılıyordu çok kötü bir durum. Eski insanlar niye böyle bir sistem geliştirmişler bilmiyorum ama çok saçma bir şey gibi geliyor.

Genel olarak kitap hakkında görüşlerim: Kitap bazı yerleri akıcı bazı yerleri çok sıkıcıydı. Fakat bu tür okumayı seven biri gerçekten büyük bir zevkle kitabı okuyabilir.Ama pek bana göre bir kitap değildi söylemek gerek. Ama bir şekilde okumayı başardım.


''Ben dervişim diyene,
  Bir ün edesim gelir
Seğirdüben sesine
Varıp yetesim gelir ''

dizeleriylen bitirmek istiyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder